6 Teşrinsâni 1926, Ankara
Yegâne Üstadım Efendim.
26 tarihli mektubunuzu hürmetle aldım. Cevapta vâki teehhürün işâret buyurulması beni hem memnun, hem müteessir etti. Memnûniyetim alâkanızdan, teessürüm mâzeretimden ileri geliyordu. Zirâ buradan ne teyyâre postası, ne diğer seri bir vâsıta var.
Varşova’daki sergi münâsebetiyle sizi ziyâret etmek fırsatı beni meşgûl etmeğe başladı... Herhâlde çalışacağım ve muvaffak olursam bahtiyâr olacağım.
İntişâr eden mecmûalardan en şâyân-ı dikkati şimdilik Emin Bey’inki olacaktır. Fakat sene-i hâliye nihâyetinde, Hamdi Bey’le müştereken, (Çankaya) ünvanlı aylık veyâ haftalık bir büyük mecmûa neşretmek üzere teşebbüsatta bulunmaktayız. İnşâallah muvaffakiyet hâsıl olur. Pler hâlde himmetiniz başlıca istinadgâhımız olacaktır.
Alaturka mûsikinin lâğvı hakkındaki mütâlâatınızı dinlemek bizim için çok istifâde bahş olacağını arz edeceğim. Bilen, bilmeyen söyledi; bir de anlayandan dinlesek... Ne dersiniz?
İstidrâten şurasını da arz edeyim ki Orhan Seyfi de (Güneş) isimli bir mecmûa neşrediyor. Ortada bir edebiyat havası esmeğe başladı :
Senden bu hava, bu nâle senden!...
Ellerinizden tâzim ve tahassürle öperken kıymetli düşünceleri ile bana her zaman rehber olan mektuplarınıza muntazır bulunduğumu arz ve size sıhhat, saâdet ve muvaffakiyet temenni ederim, çok muhterem üstâdım efendim.
Kemâl-i hürmetle.