O gece ne kadar güzeldi kâinat!.

Havada bir sefâ cereyanı vardı.
Dağlardan, taşlardan taşıyordu hayât,
Cûyibâr-ı aşkın feyezânı vardı.

Şi’rini dinlerken âsûde sâatın.
Nabzını duyardım âheng-i hayâtın,
Coşkun sinesinde gûyâ kâinâtın
Şûrîde bir kalbin darabânı vardı.

Sesini duyardım ufukta a’sârın,
Denizde yaşayan bî-pâyân esrârın.
Vicdânımı sarsan ra’şe-i efkârın
Cemâdâta bile sereyânı vardı.

Gökte yıldızlarla tanışmak istedim,
Aşkın esrârını danışmak istedim.
Vahşî çiçeklerle konuşmak istedim.
Gönlümün bir garîb heyecanı vardı.

Nâhîde baktıkça meshûr-ı fikrettim,
Gamze-i şûhuna î’lân-ı aşk ettim.
Onu mâi gözlü bir kıza benzettim.
Zihnimde kebûdî lemeânı vardı.

Bir ân-ı neşesi o bezm-i ülfetin
Zehrini dağıttı içimden hasretin;
O sükûn içinde samedâniyyetin
Her şeye can veren galeyanı vardı.

Vicdânım o gece dünyâyı hâviydi.
Gördüğüm şeylerin cümlesi mâviydi;
Toprakların bile rengi semâvîydi,
Nûrun sular gibi seyelânı vardı.