Türkiye
Halk hikâyeleri genellikle bir klişe cümle ile başlar; ancak bu klişe cümleler daha çok yazılı metinlerde görülür.
Hikâye sözlü gelenekte ise bir fasılla başlar. Fasıl; umumiyetle divanî tarzında olup aruzun fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilün veznindedir. Ancak hikâyeci âşıklar, aruz veznini bilmedikleri için divanî nazım şeklini hece şekline uydurmaya çalışırlar.
Böylece 4+4+4+3 veya 8+3=15 duraklı bir nazım şekli ortaya çıkar.
Daha sonrasında tecnis adı verilen cinaslı bir türkü söylenir.[1] Türküden sonra tekerleme adı verilen ikinci bir türkü söylenerek fasıla devam edilir. Bunun arkasına cinassız bir üçüncü koşma söylenir. Koşmayı bir destan takip eder. Burada Köroğlu'ndan bir parça söylemek şarttır. Aksi takdirde onun güceneceğine, hatta Kırat'ın sabaha kadar âşığın kaynanasının kapısında kişneyeceğine inanılır.
Saz faslı bittikten sonra bazı âşıkların döşeme (soylama) adını verdikleri mensur bir tekerleme başlar. Tekerlemede, olmayacak şeyler komik bir şekilde anlatılır. Bu kısma üstadnâme adı da verilir. Adından da anlaşılacağı üzere, usta bir âşığın şiirlerinden en az üç koşmanın okunduğu bir bölümdür. Bazı bölgelerde bu bölüme peşrev, peşrov adı verilmektedir. Daha sonrasında dua edilir ve hikâyenin asıl kısmına geçilir.
Hikâyeler genellikle bir gecede bitmez. Hikâyeci âşık, hikâyenin münasip bir yerinde durur ve dinleyicilere istirahat verir. Hikâyenin bu kısımlarına halk hikâyesi geleneğinde hikâyenin yatılacak yerleri adı verilir. Ertesi gün veya istirahattan sonra hikâyeye başlamanın yine bir geleneği vardır. Âşık, sekiz veya on birli hece ölçüsüyle kendisinden doğaçlama olarak bir türkü okur ve meclise sorar: Dün gece nerede galmıştık?
Hikâye sonunda sevdâlıları birbirine kavuşturan âşık, bunların düğünlerini de hikâye eder ve kahramanları gerdeğe koyarken, hikâye içindeki kahramanlara veya mecliste bulunan âşıklardan birisine uzunca bir güzelleme okutur. Son olarak da hikâyeci âşık, tüm hasretler ve garipler için dua ettikten sonra "Ustamızın adı Hıdır, elinden gelen budur" diyerek hikâyesine son verir.
Azerbaycan
Azerbaycan halk hikâyeleri (dastanları) üç bölümden ibarettir: Ustadnâme, hikâyenin asıl kısmı ve duvaggapma.
- Dede Korkut Hikâyeleri, Köroğlu ve kolları, âşıkların hayatları etrafında teşekkül eden halk hikâyeleri ve bozlaklar.
- Arap-İslâm kaynağından gelenler: Leylâ ile Mecnûn, Binbir Gece, Battal Gazi, Danişmendnâme vs.
- İran-Hint kaynağından gelenler: Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dimne vs.
[1] Cıgalı Tecnis: Azerbaycan’daki türlerden biridir. Normal koşmanın içerisine cinaslı mâni ve bayatı dörtlüğünün eklenmesidir. Cıga, birtakım ötücü kuşların başının üzerindeki sorguçtur. Özellikle turnalarda görülür.