Fermân-ı aşka cân iledir inkıyâdımız
Hükm-î kazâye zerre kadar yok inâdımız
Bâş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn içün
Allah’adır tevekkülümüz i’timâdımız.
Biz müttekâ-yı zerkeş-i câhe dayanmazız
Hakk’ın kemâl-i lûtfunadır istinâdımız
Zühd ü salâha eylemeziz ilticâ hele
Tuttu eğerçi âlem-i kevn’ı fesâdımız.
Meyden safâ-yı bâtın-ı humdur garaz heman
Erbâb-ı zâhir anlayamazlar murâdımız.
Minnet Hudâ’ya devlet-i dünyâ fenâ bulur
Bâkî kalur sahîfe-i âlemde âdımız.
---------------
mef'ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün
Allah'ın emrine boyun eğmemiz candan ve yürektendir. Bu uğurda alnımıza yazılana karşı zerre kadar inat söz konusu değildir. Alçak dünyanın geçici menfaatleri için alçaklara boyun eğmeyiz. Bu yolda bütün tevvekülümüz, bütün güvenimiz Allah'adır.
Biz geçip gidecek olan mevki ve makam ile edinilen altın işlemeleri yastıklara sırtımız dayamayız. Bütün dayanağımız Cenab Hakk'ın noksanız ve sınırsız lütfunadır.
Hele sofuluk ve gözü kapalı dindarlığa asla sığınmayız. Velev ki fesadımız bütün dünyayı tutsa bile...
Bizim içkiden anladığımız küpün içindeki safadadır. Her şeyi, gördükleri dış yüzüyle değerlendirip hüküm verenler, bizim meramımızı asla anlayamazlar.
Dünya devleti geçip gider ve yok olur ama Allah'a binlerce şükürler olsun ki bizim adımız dünya sayfasında baki kalır. (Dünya devleti geçip gider ve yok olur. Ey Baki! Allah'a binlerce şükürler olsun ki bizim adımız dünya sayfasında kalır.)