Klasik edebiyatımızda, bir gazelin beyitlerindeki her iki mısranın başına aynı ölçüde üç mısra eklemek suretiyle meydana getirilen nazım biçimidir.
     Tahmis genellikle başka bir şairin gazeline yapılırsa da, kendi gazellerine tahmis yazan şairler de vardır.
     Başarılı bir tahmis'te asıl beyit ile eklenen mısralar anlam bakımından uyumlu olmalıdır.
     Başa eklenen üçer mısra gazelin matlaı ile aynı kafiyede olur. Diğer beyitlere eklenen üçer mısra ise o beyitlerin ilk mısraları ile kafiyelidir.
     Tahmislerde kafiye düzeni şöyledir: aaaaa-bbbba-cccca-dddda-eeeea

     Yahya Kemal Beyatlı'nın Sultan Reşad'ın Gazeline Tahmisi:

Cepheden toplan ejder gibi bârû-efken
Arkasında gemiler bir sürü div-i âhen
Gökte tayyarelerinden saçarak nâr u fiten
Savlet etmişti Çanakkale'ye bahr ü berden
Ehl-i İslâm'ın iki hasm-ı kavisi birden

Kadın erkek anadan tâ süt emen yavrumuza
Hepimiz canla sarıldık tâ vatan duygumuza
İntizâr eyledi gafletle adû korkumuza
Lâkin imdad-i ilâhi yetişip ordumuza
Oldu her bir neferi kala-yı pûlâd-beden

Şükür Allaha ki gördüm bu mübarek sinde
Kahraman ordumu serhadde muzaffer zinde
Müjde İran ile Turana ve Çin ü Hinde
Asker evlâtlarımın pişgeh-i azminde
Aczini eyledi idrâk nihayet düşmen

Allah Allah nidasıyla muhacim ahrar
Tepelerden boşalıp saikavâri kahhar
Ettiler düşmeni bir öyle ki iclâ-yi kenar
Kadr ü haysiyeti pâymal olarak etti firar
Kalb-i İslam'a nüfuz eylemeğe gelmişken

Ruhi Peygamberi tebşire giderken şüheda
Millet arkada bugün vecd ile tekbir-sera
Sen de mihrâb-i hilâfette cebin-sâ-yı sena
Kapanıp secde-i şükrana Reşad eyle dua
Milki İslâm'ı Hudâ eyleye dâim me'men

     Bahayî'nin Gazeline Nâilî Çelebi'nin Tahmisi:

Hirâs-ı fitne saldun dehre ey bî-dâd n’eylersün
Kopardun yer yer âşûb-ı kıyâmet-zâd n’eylürsün
Perîşânlıklar etdün nev-be-nev icâd n’eylersün
Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd n’eylersün
Edüb fitneyle dünyâyı harâb-âbâd n’eylersün

Vücûdun eylemiş hikmet-şinâs-ı âlem-i bâlâ
Aristâlis-i asr u nakd-ı vakt-ı bû alî sînâ
Benânun hall-i râz-ı müşkilât-ı nabz edüb hakka
Edersün gerçi her derde tabîbim bir devâ ammâ
Cünûn-ı ehl-i ışk olunca mâder-zâd n’eylersün

Nihândır bû-yı fitne târ-ı anber-fâm-ı zülfünde
Nice subh-ı kıyâmet muhtfîdir şâm-ı zülfünde
Dimağ-âşüftedir cân ârzû-yı kâm-ı zülfünde
Dil-i mecrûhuma rahm eyle kalsun dâm-ı zülfünde
Şikeste-bâl olan murgı edüp âzâd n’eylersün

Zemîn nat-ı siyâset-gâh-ı dil seyf-i kazâ mübrem
Zebân hâmûş-ı hayret sîne sûzân dîdeler pür-nem
Hevâ-yı ışk şûr-efgen mahabbet gaalib ü muhkem
Şehîd-i tîg-ı ışk-ı yârdır ser-cümle-i âlem
Urub şemşîre dest ey gamze-i cellâd n’eylersün

Bulub pervâza ruhsat rûzgâra işveler satdun
Perîşân etmeğe cem’iyyet-i uşşâkı can atdun
Ne âl etdünse etdün murg-ı cânı dâma uğratdun
Varub gîsû-yı zülf-i yârı biri birine katdun
Yine bir fitne tahrîk eyledün ey bâd n’eylersün

Ne sûret kim çekersün can bağışlarsun mesîh-âsâ
Olur hayrân-ı kârun mû-şikâfân-ı yed-i beyzâ
Bu san’atde ne erjeng ü ne mânîdür sana hemtâ
Güzel tasvîr edersün hatt u hâl-i dil-beri ammâ
Füsûn u fitneye geldükçe ey bihzâd n’eylersün

Olursun nâilî-veş gördüğün mahbûba efgende
Meta’-ı sabrunı tâlân eder her tıfl-ı nâz-ende
Mahabbet gam-fezâ esbâb-ı cem’iyyet perâkende
Bahâyî-veş değülsün kaabil-i feyz-i safâ sen de
Tekellüf ber-taraf ey hâtır-ı nâ-şâd n’eylersün